top of page

Tünkut Akata

21 Tem 2024

İlk İzmirliler 9000 yıl önce Bornova Yeşilova'ya yerleştiklerinde o zamanlar pek te rastlanmayan ayrık nizam evlerde yaşadıkları keşfedilmişti. 

İlk İzmirliler 9000 yıl önce Bornova Yeşilova'ya yerleştiklerinde o zamanlar pek te rastlanmayan ayrık nizam evlerde yaşadıkları keşfedilmişti. 


Tarihçiler bu durumu biraz da gülümseyerek "özgürlüğüne düşkün İzmirliler" diye anlatıyorlar😊


İzmir ise zamanla Asya’nın içlerinden Avrupa’ya doğru ticaret arttıkça deniz kenarında bir liman kentine dönüştü.


...


Bundan çok değil sadece bir asır öncesine kadar yarım saatlik bir turda beş ayrı dilde "merhaba" diyeceğiniz kozmopolit bir kentti.


Türk, Rum, Levanten, Ermeni ve Musevi mahalleleri yan yana ve iç içe iken ekmek almaya kalksanız; Ekmek, Psomi, Pane, Hatś, Bread ya da Pain demeniz yeterliydi ve herkes anlardı. Her ev ise benzersiz ve özgündü. 


Liman demek farklı kültürdeki insanların bir araya gelmesidir bir yandan. Etkileşimi arttırır ve farklı kültürler yepyeni kültürleri doğurur. Bu etkileşen kültür ise eşsiz zenginliği oluşturur.


...


Buna sevdiğim bir rivayeti örnek verebilirim ve başka teoriler olsa da akla en yatkın olanını anlatayım;


İzmir Limanı zamanında Ege Denizi'ndeki en büyük limandı ve bütün gümrük işlerini Rumlar, ihracatı da Levantenler yapıyordu. 


Osmanlı Devleti şöyle bir yasa getiriyor: Osmanlı itibarının iyi olması için sadece kaliteli malı ihraç edebilirsin. 


Rumlar da kutuların üstüne mal iyiyse Ola Kala (Óλα Ƙαλά) yani herşey iyi anlamında damgalar basıyor. Ürün Amerika'ya gidip New York limanına yanaştığında Yunan Alfabesini okuyamadıklarından ilk harfleri O (Omikron) K (Kappa) kısaltıp "OK", yani herşey iyi, tamam anlamanı kullandıkları rivayet ediliyor.


Dünyanın en çok kullanılan ve global bir kelime olan OK (O-Key) sözcüğünün İzmir’den doğması şaşırtıcı olmayan bir durumdur.


...


Her köşesinden tarih ve kültür fışkıran bu kenti gezdikçe pek çok ilklerin de buradan doğduğunu keşfediyoruz.


Günümüzde ise uzaktan gelen bir sesçesine duymamakta ısrar ettiğimiz zenginliklerimize, Likya şiiriyle biraz kulak kabartmalıdır:


"Beni bulamazsan üzülme

eşyalarımı bulacaksın

kestiğim taşları, açtığım yolları,

işlediğim heykelleri bulacaksın

ve göreceksin ki binlerce yıl öteden

parmak izlerimiz birbirine değecek."

bottom of page