"Eski zamanlardan beri neredeyse mimarların çoğu toplum için çalışmıyor, ayrıcalıklı zengin insanlar için onların güçlerini ve zenginliklerini göstermeye hizmet ediyorlar. Bu yüzden anıtsal mimari ortaya koyarak bizi kiralıyorlar. Bu benim en büyük mesleki hayal kırıklığımdır"

1937 yılının ekim ayında Atatürk bizzat yapım emrini verdiği bu fabrikanın açılışına katılmış, hastalığının nüksettiği zamanlarda dinlenmesi uyarısını doktorlardan alsa da "bana bu iyi geliyor" diyerek iktisadi atılımlarını bizzat yerinde görmek için memleketin dört bir köşesine gidiyordu.

Nokta

Arkeologlara göre mantık yürütebilmek dışında bizi diğer canlılardan ayıran başka bir özelliğimiz de; baş parmağımızla işaret parmağımızı aynı anda kullanabilmemiz ve birbirine değdirerek ince hareketler yapabilmemiz.

"İtalyan ressam Michelangelo'nun ünlü “Musa'nın Hükmü” heykelinden bir kesit. 

Sydney Opera binası, dünyanın en ikonik yapılardan biri olmasının yanı sıra eminim her baktığınızda özgünlüğünü takdir ediyorsunuzdur.

Bir zaman makinesine girmek isterseniz belki de dünyada ilk uğramanız gereken yerlerden biridir La Sagrada Família.

Zamansız bir mimar...

1878’in bahar aylarında, Barselona Mimarlık okulundan başarıyla mezun olan taze bir mimara, okulun müdürü Elias Rogent "Bu dereceyi bir deliye mi yoksa bir dâhiye mi verdiğimizi bilmiyorum, bunu ancak zaman gösterecek." demişti. 

Minnet, sevgi ve özlemle...

Görsel sanat olarak düşünülen heykele bir de ses boyutunu kattığınızda neler olur?

İletişim kuran, söylemesi gerekenleri de hafifçe duyumsamak gereken bir yanı vardır mimarinin.

“Her sabah uyandığında iki seçeneğin vardır; ya tekrar uyuyup bir rüya görmek ya da uyanıp rüyanın peşine düşmek” der Herakletios. 

Bir köyün kıraathanesi ve meydanı olur, peki ya müzesi olursa ne olur?

İsviçre'de mimarlık ofisi olan Çinli mimar Xi Zhang şöyle bir tanımla kültürel farklılık hakkında bizi düşündürüyor.

"Bir batı kentinde ulaşmak istediğiniz yeri sorun, size sağ sol diye tarif eder.

Doğuda ise batı doğu ya da dağa ormana diye tarif verir.

Antik kentleri gezerken taş yığınlarının arasında bir yaşam formunun içinde olduğumuzu unutmamalıyız ve halen geçmişten çok farklı sosyal yaşamımızın olmadığını da.

İlk İzmirliler 9000 yıl önce Bornova Yeşilova'ya yerleştiklerinde o zamanlar pek te rastlanmayan ayrık nizam evlerde yaşadıkları keşfedilmişti. 

Türkiye'nin ilk modern planlı ve tek ışınsal meydanlı kent planına sahip Atça.

Yaz aylarında Ege coğrafyası, ağustos böcekleri orkestrası eşliğinde mavinin her tonuyla üstümüzü örten gökyüzünün altında bir yaşam sunar.

1922'de 4 gün süren ve şehir merkezinde çıkan “Büyük İzmir Yangını”ndan sonra, kent merkezi neredeyse yok olmuştur ve o zaman etkilenen alanın üçte ikisine şehrin en büyük yeşil alanı kurulmuştur.